Quantcast
Channel: Hava Delisinin Not Defteri
Viewing all 221 articles
Browse latest View live

Veri Görselleştirme Etkinliği

$
0
0

http://web.boun.edu.tr/meteoroloji/verigorsellestirme/

afis“Değerli Arkadaşlar,

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı, 23 Mayıs‘ta Türkiye’de aynı noktada yapılan en uzun süreli (102 yıl) ölçümlerle derlediği meteorolojik veriyi, dijital dünyanın görsel diliyle buluşturacağı heyecan verici bir etkinlik düzenliyor.

Bu süreçte aşağıdaki gibi bir yol izlenecek;

23 Mayıs’taki atölyeye katılmak ve orada 102 yılın toplam verisiyle çalışmak isteyen arkadaşların, yayınlanan veri setinden elde ettikleri çıktıyı kandillimeteoroloji@boun.edu.tr adresine 15 Mayıs’a dek göndermeleri gerekiyor.

Atölyenin ürünleri 23 Mayıs günü 15:30’dan itibaren katılımcılarla paylaşılmaya başlanacak.

Atölyeye paralel olarak sunum yapmak isteyen arkadaşların da sunumlarının konusunu, kısa bir açıklama ve kısa özgeçmişleri ile birlikte 15 Mayıs’a dek, kandillimeteoroloji@boun.edu.tr adresine göndermesi gerekmekte.

1987 yılına ait günlük Toplam Yağış, Sıcaklık (Maksimum, Minimum, Ortalama ) ve Rüzgar ( Şiddet,Yön ) veriyi buradan indirebilirsiniz.

Program:

Yer :  Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü

Gün: 23 Mayıs Cuma

Saat: 09:00 – 17:00



Gün Kömürden Daha Kara

$
0
0

Dün, tüm yurttaşlarımız gibi bizim de yüreğimize tarifi imkansız bir ateş düşmüştür.
Soma’da madende yaşanan patlama sonucunda kaybettiğimiz yüzlerce kardeşimizin acısını derinden paylaşıyoruz.

Kendilerine Allah’tan rahmet, geride bıraktıkları, başta eşleri, çocukları, anneleri, babaları olmak üzere tüm akrabaları ve dostlarına Allah’tan sabır ve dayanma gücü vermesini diliyor, ayrıca olayın faillerinin peşini asla bırakmamalarını, bu süreçte onlara çok büyük görev düştüğünü belirtmek istiyoruz.

Adaletin işçiler, ezilenler, haksızlığa uğrayanlar için hiçbir zaman tecelli etmediği ve her zaman güçlüden, iktidar sahiplerinden, sermaye sahiplerinden yana olduğu ülkemizde, yine de, bütün inancımız ve umudumuzla bu facianın sorumlusu olan kişi(ler) ve kuruluşların gerektiği şekilde bir an evvel ortaya çıkarılıp adalet önünde hesap vermesini ve en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyoruz.

Bu eşsiz facia “Ölüm madencinin kaderi” veya “Ölüm Allah’ın takdiri” ifadeleriyle geçiştirilemeyecek bir ihmaller silsilesinin sonucudur.

Ne yazık ki, basiretsiz, bilgiden yoksun, insan hayatını hiçe sayan ve daha çok kâr etmek adına işçilerinin haklarını gasp eden kişiler ve kurumlar, kendi kusurlarını örtmek için Allah’ın adını kullanmayı, onun o güzel adını o kirli ağızlarına alma cüretini göstermeyi ülkemizde bir alışkanlık hâline getirmişlerdir. Fakat bilmeliler ki onlar aslında sadece kendilerini kandırıyorlar.

Ülkemizin günün birinde hak, adalet, hukuk ve insan haklarıyla eş anlamlı, insan hayatına önem veren gerçek bir demokrasi olacağı günleri göreceğini, her şeye rağmen, ümit ediyoruz.

Kardeşlerimizin ruhları şâd olsun.

Blog takipçileri ve kamuoyuna saygılarımızla,

(Havadelisi.com Yönetim Kurulu adına)
Editör Emre Güler


Nedir Bu ‘El Niño’? Bize Bir Şey Yapar Mı?

$
0
0

İspanyolcada “erkek çocuğu” anlamına gelen (ve ‘El Ninyo’ diye telaffuz edilen) bu atmosfer-okyanus olayı, iklimi küresel ölçekte etkileyen en önemli doğal süreçlerden birisi.

el-nino1

Pasifik Okyanusu’ndaki akıntılar ve oralarda esen rüzgarların normaldeki vaziyeti. Doğudan batıya doğru esen alize rüzgarları (trade winds), güneşin ısıttığı yüzey sularını batıya doğru sürüklüyor. O suların boşalttığı yeri, okyanusun Güney Amerika tarafından taşınan su işgal ediyor. Denizin dibinden, ‘yükselme’ (upwelling) ile çıkan ve güneş görmediği için daha soğuk olan bu su, Peru Akıntısı (Peruvian current) ile batıya yayılıyor. Tropikal Pasifik’te sular gerçekten de batıya sürükleniyor, Avustralya tarafında deniz seviyesi daha yüksek.

Henüz tam olarak açıklanamayan sebep ya da sebeplerden ötürü, birkaç (2-7) yılda bir, Pasifik Okyanusu’nun tropikal bölgesinde (yukarıya bakın) doğudan batıya doğru esmesi gereken alize rüzgarları (trade winds) zayıflıyor. Tropikal güneşin ısıttığı, normalde bu rüzgarlarla batıya sürüklenen ve yerlerini dipten çıkan soğuk sulara bırakan sıcak yüzey suları; rüzgar kesilince hareket edemez oluyorlar, yerlerinde kalıyorlar. Yani aşağıdaki şemada ‘Trade Winds’i kaldırıyorsunuz ve mekanizma çökmüş oluyor. Her şey duruyor.

normal_condition

Sol taraf (batı) Avustralya tarafı, sağ taraf (doğu) Güney Amerika tarafı. Normal vaziyet. Alize rüzgarları (Trade Winds) yüzeyin ılık sularını batıya sürüklüyor, sürüklenen suların yerini dipten gelen (upwelling) soğuk su alıyor. Asayiş berkemal.

Şemada ‘upwelling’ diye gösterilen ‘dipten soğuk su çıkması’ olayı da gerçekleşmeyince, sıcak su yüzeyde birikmeye başlıyor. İşte bunun sonucu dramatik. Devasa bir alanı kaplayan normalden sıcak sular (aşağıda), o alanın yakınındaki yerlerin havasını doğrudan ve bariz biçimde, daha uzak yerleri de dolaylı olarak etkiliyor. Şunun gibi düşünün: Allah korusun bir yerde nükleer reaktör patlasa, en çok yakın çevre etkilenir, biraz daha uzak yerler daha az etkilenir; en uzaktaki yerlerse rüzgarın durumuna ve öteki etkenlere bağlı olarak, belki etkilenir.

ElNinoBu örnekten yola çıkarak, El Niño’nun Türkiye’ye olan etkisinin doğrudan ve bariz olmayacağını, tam aksine dolaylı ve birçok başka faktöre de bağlı olacağını tahmin edebilirsiniz. Zira ülkemiz, Pasifik Okyanusu’nun -küreyi gözünüzün önüne getirin- tam arkasında. Pasifik’e baktığınızda Türkiye gözükmüyor bile, o kadar uzağız yani.

Mesela aşağıdaki grafiğe bakalım. Siyah noktalar ve aralarındaki siyah çizgi, Türkiye’nin kış sıcaklıklarının (birçok istasyonun ortalaması), yıllar içindeki seyrini gösteriyor (değerler ‘mevsim normalinden fark’ olarak veriliyor). El Niño’nun güçlü ve az güçlü olarak gözlendiği yılları da sırasıyla kırmızı ve turuncu renklerle belirttim.

sonGüçlü bir El Niño olduğunda, Pasifik’teki muazzam sıcak su birikiminden ötürü küresel ortalama sıcaklık genelde yükseliyor… Ama her yerde değil. İşte görüyorsunuz, son 55 yılda görülen dört kuvvetli El Niño’nun sadece bir tanesi esnasında ülkemizde çok ılık bir kış yaşanmış. Dört kışın ikisi normalden ılık, ikisi soğuk: kolay bir çıkarıma ulaşmamız mümkün değil… El Niño, bizde belki sadece öteki meteorolojik faktörleri desteklemeye yarıyordur: Son 55 yıldaki en sıcak iki kışımızdan ikisi de El Nino’lu senelere denk gelmiş.

Öte yandan, hiç de fena olmayan bir El Nino’nun gözlendiği 1992 kışı, 55 yılın en soğuk kışı olmuş! Peki neden? Şundan: 1991 yılında patlayan Pinatubo Yanardağı’nın ta stratosfere kadar püskürttüğü sülfür, güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşmasını engelledi; böylece hem küresel bir soğumaya, hem de bizi başka yerlerden de soğuk yapan bir basınç yerleşimine yol açtı. Yani neymiş, daha baskın etkenler ortaya çıkarsa El Niño’nun esamesi okunmuyormuş. Yine de, eğer 1992’yi saymazsanız, az güçlü ya da güçlü El Niño’lu yılların kışlarında, ılıkçıların Türkiye’de 7-4 üstünlüğü var.

Hakiki bir bilimsel çalışma yukarıdaki gibi yapılmaz elbette. Ama en azından, dünyanın başka bir ucunda gerçekleşen hava/okyanus olayıyla bizim havalar arasında doğrudan ilişki kurmanın zorluğunu, diğer faktörleri hesaba katmamanın getireceği eksiklikleri görmüş oldunuz. Bu konuda daha önce yapılmış ve sonuçları uluslararası dergilerde yayımlanmış, bizim havalarla El Niño arasında ‘doğrudan ilişki’ arayan (ve ne yazık ki pek bulamamış olan) bilimsel araştırmaları da merak ederseniz, şuraya tıklayabilirsiniz.

Bu yaz ve önümüzeki kış beklenen El Niño’da, ülkeme başarılar diliyorum.

Yol ver gidelim, Pasifik’i ezelim.

Sağlıcakla kalınız.


Osmancık’ta Sel

$
0
0

Mehmet Göktuğ‘un yazısı.
————–

Osmancık, Çorum ilinin kuzeyinde bulunan, Çorum iline bağlı bir ilçedir. Kızılırmak ilçenin içinden geçer ve ilçede yoğun olarak çeltik tarımı yapılır. Rakım ilçe merkezinde oldukça düşüktür. 400 m’ye kadar düşer. Çevresi ise dağlıktır.

26 Mayıs 2014 tarihinde Osmancık ilçesine yaklaşık yarım saatte 60 mm civarı yağış düşmüş (24 saatte toplam 61,4 mm) ve ilçede sel olmuştur. Maalesef bir belediye işçisi yaşamını yitirmiştir. Ölen işçiye rahmet, yakınlarına ise başsağlığı diliyorum.

Yaklaşık bir haftadır Anadolu üzerinde zayıf bir yukarı seviye alçağı (ULL) var. Bu yukarı seviye alçağı Anadolu’nun çeşitli yerlerinde konvektif hareketlenmelere sebep oldu. Birçok yerde sel, su baskını ve dolu yağışı yaptı. Oluşan konvektif fırtınaların birçoğu tek hücreliydi. Tek hücreli fırtınalarda, troposferin hemen her seviyesinde rüzgar hızı oldukça düşük olduğundan updraft (yukarı çekiş) ve downdraft (aşağı çekiş) bölgeleri aynıdır. Bu yüzden yağış başladığında yükselme durur ve fırtına kısa sürede biter. Oldukça yavaş hareket ettiler ve etkileri genelde lokal oldu. Lokal etkiye sahip olmaları gerek küresel modeller, gerekse bölgesel modeller tarafından tespitini oldukça zorlaştırıyor. Bu yüzden iyi bir skew-t yorumu yapılması gerekiyor. Dün hem tarafımdan hem de MGM tarafından bölge için uyarı verildi. Geçelim bölgeyi incelemeye.

Meteogreen.com’dan aldığım WRF modelinin Çorum Merkeze ait skew t diyagramı. Diyagramda dikkat çeken birkaç şey var. CAPE (konvektifleşmeye uygun potansiyel enerji) değeri 604 J/kg’a ulaşmış. Fena değil. PW (yağışageçebilir su miktarı) değeri 2.51 cm. Mevsime göre iyi bir değer. Ayrıca bağıl nem birçok katmanda oldukça yüksek. Bu durum yağışın bu denli kuvvetli olmasını sağlayan en büyük etmenlerden birisi. Ayrıca rüzgar hemen her katmanda oldukça yavaş. Bu durum ise kütlelerin yavaş hareket etmesine ve bulundukları bölgeye daha uzun süre yağış bırakmalarına sebep oluyor. Kütlelerin geneli 1 saatten fazla yaşayamadan ölüyor. Ama 1 saate kadar olan oluyor. Geçelim Osmancık’a ait GFS modeli skew-t diyagramına.

Bu diyagrama göre durum daha tehlikeli görünüyor. Ama şunu da belirteyim. Bu diyagram çözünürlüğü az olan GFS modeline ait olduğu için rakımı 400 m’ye kadar düşen Osmancık’ı değil, Osmancık yakınlarındaki rakımı daha yüksek bir alanı gösteriyor. Çünkü 1000 m civarından başlıyor. CAPE değeri 1042 J/kg. Oldukça iyi. PW değeri ise 2.47 cm. Bu diyagramda 450-250 mb arasında bağıl nemin %100 olduğunu görüyorsunuz. Ayrıca diğer seviyelerde de oldukça yüksek. Daha önce de belirttiğim gibi yağışın kuvvetli olmasındaki en büyük etmenlerden birisi bu. Şimdi de uydu ve radar görüntüsüne bakalım.

Tam Osmancık üzerinde reflectivity değeri oldukça yüksek bir eko var. Haber kaynaklarında bölgeye dolu da yağdığı yazıyordu. Kaynağı bu kütle.

*Uydu görüntüsü için Melik Ahmet TAŞTAN’a teşekkürler.

KAYNAKLAR

1) http://www.hurriyet.com.tr/gundem/26492738.asp

2) http://web.itu.edu.tr/kahramanab/index.php

3) http://estofex.org/modelmaps/browse_gfs.php

4) http://wms.dmi.gov.tr/web/girissol.htm


Yaza Giriş: Yağmurlu ve Serince

$
0
0

Editörümüz Erdem Erdoğan‘ın raporu…
——–

Ocak ayından Mayıs ayına kadar sürekli olarak mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıklarla karşılaştığımız 2014 yılı, Mayıs ayı ile birlikte insafa geldi ve ülkemizin batı yarısında şu ana kadar mevsim normallerinin altında sıcaklıklar kaydedildi.

compday.L0RK3apNKh

Bizi serinliğe kavuşturan bu ay, beraberinde özlenen yağışları da getirdi. Mayıs ayında ülkemizin çoğu yerinde uzun yıllar ortalaması civarında ve üzerinde yağışlar kaydedildi. Mayıs’ın sonu da geneline benzeyecek ve yaza giriş rahat olacak gibi gözüküyor.

 

compday.HXLg3Ea19M

Perşembe gecesine kadar, Kuzey Avrupa’dan Orta Akdeniz’e inen soğuk hava sonucu oluşan bir alçak basıncın doğusunda, yani ılık tarafında kalacağız. O zamana kadar güneyden daha da ılık hava ülkemize doğru pompalanacak, sıcaklıklar yurt genelinde bir kaç derece daha artacak, yaz mevsimi kendini hissettirecek.

Recm482

Cuma gününden itibaren ise, Orta Akdeniz’deki bu alçak basınç merkezi ülkemize doğru kayacak ve Haziran ayına gayet serin ve bol yağışlı bir havayla merhaba diyeceğiz. Hafta sonunda ülkemizin batı yarısında gündüz sıcaklıkları normallerin 2-6 derece altında kalacak.

gfs_t2m_anom_eur_18

Bu sistem, İskandinavya ve Batı Rusya’da oluşacak bir blokaj yüzünden hayli uzun bir süre bizimle olacak gibi görünüyor. Terazi misali, sıcaklar kuzeye çıkarken serin hava da güneyde kalacak. Bu sayede de günler boyunca sürecek aralıklı yağışlar, özellikle kuzey kesimler olmak üzere tüm Türkiye’yi kucaklayacak, susuz yaz öncesi tabiri caizse ilaç gibi gelecek. İstanbul da dahil olmak üzere birçok ilimiz Haziran ayı toplam yağış miktarı ortalamasını sadece bir kaç günde yakalayıp aşacak gibi görünüyor.

Aşağıda ECMWF modelinin önümüzdeki 10 gün için öngördüğü toplam yağış miktarı haritasını da paylaşalım. (Birimler inç olduğundan, milimetre/kilogram hesabı için gördüğünüz rakamı 25,4 katsayısı ile çarpmanız gerekir).

ecmwf_tprecip_europe_41

Uzun sürecek gibi görünen bu sistem boyunca olan tüm gözlemlerinizi ve paylaşımlarınızı yine bu başlık altına yapabilirsiniz.

“Mayıs ayında ne oldu da bu ılık düzen ( :) ) değişti?”, “Bizi nasıl bir yaz bekliyor?”, “Önümüzdeki kış yine kurak mı geçecek?” gibi sorulara cevap arayacağımız bir analizi de, önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağız.

Şimdilik esen kalın.


Yazın İlk Haftası: Olaylar Olaylar…

$
0
0

Yağmur yeni hafta boyunca da ülkemizin özellikle batı ve orta kesimlerinde -aralıklarla- yağmaya devam edecek. Hafta ortasında gerçekleşecek kuvvetli ısınma, atmosfere taze enerji pompalayacak: böylece haftanın ikinci yarısında görülecek sağanaklar yine gök gürültülü, dolulu, şimşekli, yıldırımlı, rüzgarlı; kısacası olaylı olacak.

Rtavn18018

Bu mevsimde öyle etliye sütlüye karışmadan, sağa sola bulaşmadan, siyaset konuşmadan sessiz sessiz akıllı akıllı yağacak yağmur bekleyenler daha çok beklerler. Sen ver enerjiyi ver ısınmayı ondan sonra “sessiz yağ!” de. Hiç kusura bakmayın.

Bu da ECMWF modelinin önümüzdeki 10 gün için toplam yağış tahmini:

Rtavn18018

Aşağıdaki de Kanadalıların modelininki:

Rtavn18018


Bu Yaz Nasıl Geçecek? (Çok Gizli Bilgi)

$
0
0

Herkese merhaba. Biliyorsunuz ben kahvaltıyı Paris’te yapıp akşam yemeğini Bahamalar’da yiyen ve buna uygun olarak halktan kopuk elit hayat yaşayan monşer bi insanım; akrabalarımı bile tanımıyorum, onlara soğuk davranıyorum. Bu yakınlarımdan biri de NASA Genel Merkezi’nin çay ocağında çalışan dayıoğlum Himmet (aynı Kılıçdaroğlu gibi elit olduğum için Himmet’e bula bula bu işi bulabildim, oysa Himmet’in 20 yıllık hayvanat bahçesi tecrübesi var ve pekala NASA’ya genel müdür olabilirdi).

Neyse konu bu değil. Himmet geçen gün benim bütün elitliğime rağmen sağ olsun telefon etti, ve bana NASA mevsimlik tahmincilerinin gizli toplantısının bitimine yakın boşları toplarken kulak misafiri olduğu enteresan bir diyalogdan bahsetti. Himmet bu diyaloğun içinde “Turkey” kelimesinin geçtiğine anası bacısı üzerine yemin ettikten sonra “…. this year… there is no summer … or mummer….” diye bir ifadeyi de işittiğini heyecanla anlattı.

Himmet

NASA koridorları (milyar dolarlık tesisler)

Arkadaşlar eğer Himmet’in duydukları doğruysa bu sene yaz maz olmayacak. Fakat biliyorsunuz artık siyonist ve faizist örgütler işi o kadar azıttılar ki karşılıklı konuşan insanların sözlerine bile montaj uygulayabiliyorlar. Bu da o örgütlerin işi olabilir, yani bizi serin bir yaz beklentisine sokarak Afrika sıcaklarına hazırlıksız yakalanmamızı istiyor olabilirler. Onun için şimdi biz bu “sum/mer mum/mer” gibi ifadelerin hece hece montajlanıp montajlanmadığını öğrenmek üzere Himmet’in işittiklerini bir ses kaydı haline getirip dünyanın en güvenilir kurumu olan TÜBİTAK’a yollamak istiyoruz. Lütfen TÜBİTAK raporu gelmeden eşe dosta yazın serin geçeceğini söylemeyin, bizi zor durumda bırakmayın. Teşekkür ederiz.


Perşembe Şiddetli Hava Olayları, Sonrasında Yağmur ve Serinlik

$
0
0

Bir Havadelisi & Santiago ortak raporudur.
—————

Son tahminlere göre, Perşembe günü, Avrupa’da şiddetli gökgürültülü sağanak yağışa, yıldırıma ve doluya maruz kalma ihtimali en yüksek yer, Marmara Bölgesi olacak.

Bunu, atmosferdeki düşey duraysızlığın (kararsızlığın) çok fazla olduğunu gösteren -7 derece civarındaki ‘Lifted Index‘ ve 2000 J/kg civarındaki konvektif potansiyel enerji değerlerinden anlıyoruz.

Rtavn3611
Yerel olarak sıkıntılı durumlarla karşılaşabiliriz. Tedbirli olmakta fayda var.

Havadaki şiddetli değişimden sonra, hava sıcaklığı kuzey kesimlerde birkaç gün mevsim normallerinin altında seyredecek, kuzey ve iç bölgelerde ara ara yağış olacak.

————————————————————————————

Soğuma en çok Marmara Bölgesinde hissedilecek, Cuma günü Trakya normallerin 9-10 derece, İstanbul ise 5-7 derece altında kalacak. İstanbul Cuma ve Cumartesi günleri 22-24 derece civarlarında seyredecek.

gfs_t2m_anom_eur_9

 

En çok yağış Orta ve Kuzey Trakya’dan Batı Karadeniz’e kadar olan kısımda etkili olacak. Pazar gününden itibaren de etkisini yitirmeye başlayacak..

ecmwf_tprecip_europe_17

Yarından itibaren yaklaşık bir hafta boyunca bunaltıcı gece sıcaklıklarına elveda diyeceğiz ve şerbet gibi havalar göreceğiz.

Uzun vadeli tahminlere göre ise Haziran’ın son birkaç günü aynı dün ve bugün gibi normallerde ya da biraz sıcak olabilir, Temmuz başında ise yeniden bir serinleme ve yağış gelebilir. (Vade uzadıkça tahminin tutarlılığı azalır, bu sadece son verilere göre yapılmış bir yorumdur.)



MedClivar 2014 Basın Bildirisi

$
0
0

MedCLIVAR 2014 Konferansı, Eski Dünya Bölgesinde İklimin Evriminin ve Çevre ve Toplum Üzerindeki Etkilerinin Anlaşılması temasıyla, 23-25 Haziran 2014 tarihlerinde, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.

medheader
MedCLIVAR 2014, İtalya Salento Üniversitesi’nden Prof. Piero Lionello ve ODTÜ’den Prof. Emin Özsoy önderliğinde bilimsel yönlendirme komitelerinin gözetiminde yürütülmüş, pek çok ülke ile birlikte ülkemizden de önemli sayıda uzmanın oluşturduğu yaklaşık 90 uluslararası bilim insanı çalışmalarını sunarak bölgemizdeki iklimsel değişkenlik ve değişimin nedenlerini ve mevcut durumunu ortaya koymuşlardır.

ODTÜ Rektörlüğü’nün konferansa sağladığı geniş olanaklar ile birlikte, TÜBİTAK, Avrupa Jeofizik Birliği EGU,  İtalyan CMCC ve ENEA, İspanyol AEMET bilim kurumlarınca sağlanan destekler sayesinde, ODTÜ, İTÜ, BÜ ve DEÜ’den sayılı uzmanların oluşturduğu bir organizasyon komitesinin girişimleri ile, MedCLIVAR 2014 konferansı ülkemizde ilk kez düzenlenmektedir. Yaklaşık 10 yıldır küresel ve bölgesel araştırma programları içinde yer almış olan MedCLIVAR girişimi ile 2011’de İtalya’nın Lecce kentinde ve 2012’de İspanya’nın Madrid kentinde yapılan konferanslar serisinin devamı 2014’te Ankara’da gerçekleştirilmiştir.

MedCLIVAR girişiminin yaklaşımı, Türkiye’nin de dahil olduğu tüm Akdeniz bölgesinin iklimsel evriminin anlaşılmasında disiplinlerarası bir bakış açısının geliştirilmesi olarak ortaya çıkıyor. Akdeniz, Karadeniz ve Hazar Denizi’nin de dahil olduğu, içinde yaşadığımız ve “Eski Dünya” olarak da adlandırılan bu bölge, bünyesinde birçok karşıtlıklar barındırıyor. Bizlere düşen görev, sürdürülebilir bir gelecek inşa ederek bu karşıtlıkların yarattığı olumsuz etkileri mümkün olduğunca azaltmak, doğa ve insanın barış içinde yaşamasını sağlayabilmektir.

Akdeniz, Karadeniz ve Hazar Denizi’ni içine alan bölgemiz, bugün birçok ciddi problemle karşı karşıya bulunmaktadır: Su kıtlığı, tarımsal hasattaki verimsizlikler, orman varlığındaki kayıp, biyoçeşitlilikteki azalma gibi sorunlara ek olarak; bölgemiz yakın zamanda iklim değişiminden kaynaklanan deniz seviyesi artışı, aşırı meteorolojik olayların sıklaşması, ekosistemlerin çökmesi gibi problemlerle de karşılaşmaya başlamıştır. Bireyler olarak iklim değişiminin etkilerini henüz çok fazla hissetmiyor olabiliriz; ancak bu etkilere doğrudan maruz kalacağımız günler çok da uzak değildir!

Konferansa katılan, hepsi uluslararası deneyim ve birikime sahip Türk ve yabancı bilim insanları, “Eski Dünya”nın modern sorunlarını, bilimin modern yöntemleri aracılığıyla çözmeye çalışmaktadırlar ve bu çabalarını sürdürmekte azimlidirler.

Prof. Dr. Emin Özsoy
Dr. Ozan Mert Göktürk
Dr. Murat Gündüz


30-31 Mayıs Anadolu’da Süper Hücreli Fırtına Patlaması

$
0
0

Bu yazıyı yazarken bana yardımcı olan Melik Ahmet TAŞTAN’a sonsuz teşekkürler. Mehmet Göktuğ
———————-

30-31 Mayıs 2014 tarihlerinde Anadolu’nun birçok yerinde süper hücreli fırtınalar oluştu ve çeşitli hasarlar meydana geldi. Birçok yerde ceviz büyüklüğünde hatta yumurta büyüklüğünde dolu yağdı. Bunun yanında su baskını, şiddetli rüzgâr hamlesi, hortum gibi hadiseler cereyan etti. Zarar verici hadiseler meteorolojik kökenli olduğundan bu hadiseleri incelemek istedim. İlk önce süper hücre fırtınalarla ilgili bilgi vermek istiyorum. Süper hücre fırtına bir oraj çeşididir, yani kümülonimbüs bulutunun özel bir formudur. Süper hücre fırtınaların oluşabilmesi için güçlü bir termodinamik konveksiyon ve kuvvetli rüzgar sheari gerekmektedir. Rüzgarın yatay ve dikey yönde hız ve yönünde meydana gelen değişikliğe rüzgar sheari denir. Rüzgar hızının troposfer boyunca yükseldikçe kayda değer bir şekilde artması, konvektif fırtınanın eğilmesine, fırtınanın daha tehlikeli ve uzun ömürlü olmasına sebep olur.

Kuvvetli rüzgar ‘shear’ınin etkisiyle konvektif fırtınanın eğilmesi.

Eğer rüzgar yönü troposfer boyunca yükseldikçe kayda değer bir biçimde değişiyorsa da updraftta dönme meydana gelir. Bu dönme kuzey yarımkürede saat yönünün tersine(siklonik) doğrudur. Bu dönme hava parselinin yükselme hızını kayda değer bir biçimde artırarak kuvvetli hava olaylarının cereyan etmesine sebep olur. Bu hava olayları genelde, zarar verici rüzgar hamlesi, hortum, iri ve çok iri dolu ve şiddetli yağıştır. Geçelim incelemeye.

500 mb haritasına baktığımızda Anadolu’nun negatif bükümlü bir trof önünde olduğu dikkat çekiyor. Orta ve yüksek seviye akışları oldukça güçlü. Bu güçlü akışlar Akdeniz üzerinden Anadolu’ya nem advekte olmasına sebep oluyor.

300 mb haritasında yukarı seviyedeki jet akımı dikkat çekiyor. 60-100 kt arası değişen bir rüzgar var. Jet akımları yarattıkları diverjans ve pozitif vortisiti alanlarıyla hava parselinin yükselmesine dinamik olarak katkı sağlarlar. Şimdi de GFS modeli tarafından üretilen CAPE(konvektifleşmeye uygun potansiyel enerji) ve shear(hızsal shear-troposfer boyunca yukarılara çıkıldıkça rüzgar hızının kayda değer bir biçimde artması) ürünlerine bakalım.

Anadolu’da 400-1200 J/kg CAPE ve 20-30 m/s 0-6 km shear (DLS-Deep Layer Shear) değerleri dikkat çekiyor.

Paul Markowski ve Yvette Richardson tarafından yazılan Mesoscale Meteorology in Midlatitudes isimli kitaptan aldığım 0-6 km shear-oraj hücresi spektrumu. Bu spektruma göre yaklaşık 18 m/s 0-6 km shear ve daha üst değerlerde süper hücreli fırtınalar oluşabilmektedir. Tabii kuvvetli bir kararsızlık da lazım. Şimdi de GFS modelinin 0-6 km shear ve MUCAPE(en kararsız CAPE) değerlerinin bir fonksiyonu olarak üretilen capeshear ürününe bakalım. Kuvvetli hadise tahmininde kullanışlı olabiliyor. Ama kullanırken dikkatli olmak lazım.

Görüldüğü gibi İç Anadolu’da yüksek sayılabilecek değerler var. Tam da kuvvetli hadiselerin cereyan ettiği Eskişehir-Yozgat hattında. Şimdi de skew t diyagram incelemelerine bakalım.

Ankara RAOB sonuçlarında nemli orta ve alt seviyeler, kuru üst seviyeler, kuvvetli shear, düşük LFC(serbest konveksiyon seviyesi) ve LCL(yükselmeyle yoğunlaşma seviyesi) ve kuvvetli kararsızlık ilk dikkat çeken parametreler. Sabah saatlerinde görülen yağış alt seviyede yoğunlaşma sıcaklığının ve buna bağlı olarak kararsızlığın artmasına sebep oldu. Bir de Ankara bölge istasyonunun saat 12.10’da rasat ettiği değerlere göre diyagramı restore edelim.

Sonuç bu. Sıcaklık 17.6 yoğunlaşma sıcaklığı 14.5 rüzgar yönü 66.6 derece ve ortalama rüzgar hızı 2.9 m/s rasat edilmiş. Bu değerlere göre restore edilen diyagramda CAPE değeri 1404 J/kg’a ulaşıyor. Bu değer Ankara için pek normal olan bir değer değil. 0-3 km SRH değeri 257 m^2/s^2 değerine ulaşıyor. Süper hücre oluşumu için oldukça iyi bir değer. Lifted İndeks -5.1 değerine kadar inmiş. Kuvvetli hava olayı habercisi. Ayrıca dikkat çekici başka bir parametre de 0-3 km EHI(Energy Helicity Index-CAPE ve 0-3 km SRH’in bir fonksiyonu) değeri. Composite bir indeks olması ve ABD’ye göre formüle edilmesi dolayısıyla ülkemizde kullanırken eşik değerlerini biraz esnetmekte fayda var. 2,3 değerine ulaşmış. 1 değeri üzerinde süper hücreli fırtınalar oluşabilmektedir. Bu değeri aştığı gayet iyi bir şekilde görülüyor. Aynı gün Ankara’nın dışında Kırıkkale, Yozgat, Kırşehir, Eskişehir ve Bolu’da süper hücre fırtınalar oluştu.

30 Mayıs MSG uydu verileri incelendiğinde 12:00 GMT ülkemizin kuzey ve iç kesimlerinde konvektif fırtına gelişimleri göze çarpmaktadır. Yozgat’ın doğusunda -66 derece tepe sıcaklığına sahip konvektif fırtına görülüyor. Konvektif fırtınaların uydu görüntülerinde tropopozu aşan (over shooting top) tepeleri, soğuk halka (cold ring) veya soğuk U veya V harfi şeklinde görülmeleri kuvvetli yapıların işaretidir.

MSG infrared 9.Kanal, Yozgat’ın doğusunda soğuk V şeklinde konvektif fırtına hücresi.

Yalnız özellikle tropopozun nispeten düşük olduğu, kuvvetli jetlerin atmosferin üst seviyelerde diverjans oluşturduğu durumlarda zaman zaman bu işaretler görülmeyebilir. Bu işaretlerin görülmemiş olması o bölgede kuvvetli bir yapı veya süper hücre olmadığı anlamına gelmez. 30 Mayıs günü Ankara çevresinde oluşan süper hücreler kuvvetli jetler tarafından desteklendiğinden ve de tropopoz seviyesi nispeten düşük olduğundan uyduda net işaretler vermemiştir.

Estofex Gfs Tropopoz seviyesi ürünüyle birlikte MSG 9.kanal 13:00 görüntüsü.

Tropopoz seviyesinin yüksek olduğu İç Anadolu’nun doğusunda daha düşük tepe sıcaklığına sahip daha yüksek tepe yapan bulutlar, batıda ise nispeten daha sıcak tepe sıcaklıkları ve düşük tepe yüksekliği görülüyor.

 

30 Mayıs radar görüntülerinde kuvvetli rüzgar şiirinin etkisiyle fırtına hücrelerinin eğilmesi ve kuvvetli yukarı yönlü hareketler (updraft) sonucu oluşan zayıf eko alanları ( WER=Weak Echo Region) dikkat çekmiştir. Özellikle kesit görüntüsünde oldukça ihtişamlı bir şekilde görülen WER alanı süper hücre göstergelerindendir. Bunun yanında yansıma(reflectivity) değerlerinin 65 dbz civarında olması, iri çaplı dolu için iyi bir işaret olmuştur.

30 Mayıs 2014 13:20 GMT’de Polatlı civarında oluşan süper hücre. Max görüntüsünde üst kısımda görülen kesitte, hücrenin kuvvetli rüzgar sheari tarafından eğildiği net bir şekilde görülmektedir.

MGM çalışanı H.Murat Pulla tarafından fotoğrafı çekilen süper hücre fotoğrafı ve hücreye ait radar görüntüsü. Fotoğrafta, süper hücrenin alt tarafındaki duvar bulutu (wall cloud), radar görüntülerinde ise 68 dbz yansıma değerleri ve sağa yatmış hücre net bir şekilde görülüyor.

30 Mayıs 2014 17:57 Ankara’nın batısında görülen süper hücreye ait radar kesit görüntüsü ve Akıncı havaalanında meydana getirdiği dolu yağışı (dolu fotoğrafı için Şahin Şahbaz’a teşekkürler). Hücrenin sağ alt tarafında zayıf eko alanı (WER) belirgin bir şekilde görülmektedir.

Bunlar benim çektiğim bazı fotoğraflar. Shelf cloud(raf bulutu) oluştu. :D


Yenikent’e dolu yağmış.

İlk süper hücre geliyor.

İlk süper hücre gidiyor.




İkinci süper hücre geliyor. :D




Shelf cloud geliyor. :D



İyice yaklaştı. :D İçimden ağlamak geldi. Elim ayağım titriyordu. :D

Muhteşem!


Muhteşemdi. Dakikada 45-50 şimşek çakıyordu belki. Yumurta büyüklüğünde dolu yağan yerler varmış. :D


Shelf geçerken.

Kuzeyimizde bulut tabanı çok alçaktı. Hortum olacak sandım. :D




Bu da benim çektiğim video.

Bunlar da Mehmet Can TANYERİ tarafından çekilen fotoğraflar ve video.



Şimdi de 31 Mayıs gününe bakalım. 31 Mayıs günü trofun doğuya kaymasıyla daha doğu boylamlarda süper hücreler oluştu. Fakat Ankara yine boş geçmedi. Eskişehir ve Ankara’da mini süper hücreler oluştu. Ceviz büyüklüğünde dolu yağdırdı.



Yukarıdaki CAPE ve 0-6 km shear haritasına baktığımızda Ankara ve Eskişehir’in ucundan kurtardığını görüyoruz. Bu durum RAOB sonucunda da göze çarpıyor. Düşük CAPE ve idare eder seviyede DLS var.

Düşük CAPE dolayısıyla çok fazla tepe yapamayan cumulonimbuslar oluştu. Günün asıl şampiyonu ise Tokat, Samsun taraflarıydı. Samsun’da son 10 yılın en kuvvetli dolu fırtınası oldu.

Bafra istasyonunun 16.40 rasatı olan 19.5 sıcaklık ve 19.3 yoğunlaşma sıcaklığı değerlerine göre restore ettiğim Samsun diyagramında yer seviyesinin oldukça nemli olduğunu ve denizin soğuk olmasından dolayı denizden gerçekleşen nem adveksiyonunun alt seviyeleri soğutarak enverziyon oluşturduğunu görüyoruz. Normal şartlarda bu enverziyonun yarattığı yüksek CIN(Negatif engelleme alanı) değerlerinde oraj oluşmaması lazım. Ancak sıcaklık değerlerinin daha uygun olduğu Tokat-Çorum-Amasya-Samsun arasındaki dağlık bölgede oluşan orajların güneybatılı orta ve üst seviye rüzgarlarıyla Samsun merkeze doğru sürüklenirken orajlardaki yoğun yağışın, gizli ısı kaybı dolayısıyla yer seviyesi sıcaklığını düşürmesi ve cold pool(soğuk havuz) oluşturması sebebiyle düşen yer seviyesi sıcaklığının önündeki sıcak havanın altına kama gibi girerek bir nevi soğuk cephe görevi görmesi sonucuyla CIN yenilmiş ve Samsun’un kıyı kesimlerinde de süper hücre fırtınalar etkisini göstermiştir.
MSG uydu görüntülerinde 15:30 GMT de Samsun’un güneyi ve Amasya çevrelerinde hızlı bir şekilde gelişen konvektif fırtınalar görülmektedir. 16:30 GMT görüntülerinde ise hücreler kuvvetli rüzgarlar nedeniyle hızlı bir şekilde kuzey kuzeydoğu istikametinde hareket ettiği görülmektedir. 30 Mayıs Ankara süper hücrelerinde olduğu gibi Samsun civarındaki hücrelerde uydudan soğuk halka, soğuk U-V şekilleri göstermemiştir.

31 Mayıs 2014 15:30 GMT MSG 9.kanal

31 Mayıs 2014 16:30 GMT MSG 9.kanal
Radar görüntülerinde ise 60 dbz e ulaşan eko değerleri, Max görüntülerinde fırtınanın eğilmiş olması bölge üzerinde meydana gelen iri çaplı dolu yağışlarını açıklamaktadır.


Bu da Mehmet ÜNLÜER tarafından Eskişehirde çekilmiş shelf cloud videosu.

Bu da iki günde gelen şiddetli hava olayları haberleri.

Dileyen http://essl.org/cgi-bin/eswd/eswd.cgi adresinden kayıtlarla ilgili daha ayrıntılı bilgi elde edebilir.
KAYNAKLAR
1) http://www.estofex.org
2) TÜRKEŞ, Murat, 2010, Klimatoloji ve Meteoroloji, Kriter Yayınevi, İstanbul.
3) MGM Uydu ve Radar Görüntüleri
4) http://meteocentre.com/
5) http://www.theweatherprediction.com/habyhints/153/
6) http://www.rtc.dmi.gov.tr/FILES/KURS/334/DOCS/MartinSetvak2a.pdf
7) meted.ucar.edu
8) http://essl.org/cgi-bin/eswd/eswd.cgi


Serin Yaz: Tamam mı Devam mı?

$
0
0

Editörümüz Erdem Erdoğan‘dan, yazın gidişatına dair analiz…
————

Geride bıraktığımız Haziran ayı, Doğu Avrupa’da son 10 senenin 2004’ten sonraki en serin haziranıydı.

Son yıllarda yazları bize zehir eden aşırı sıcaklar, bu Haziran’da bizim de yakamızdan düşmüş izlenimi verdi. Ülkemiz, Orta ve Doğu Karadeniz Kıyıları dışında normallerin altında sıcaklıklarla ve normalin çok üstünde yağışlarla ve aşırı hadiselerle geçen bir ayı geride bıraktı.

imageControl (1)

2014 Haziran’ının sıcaklıklarının normalden farkı. Maviler soğuk.

Temmuz ayı da Haziran’ın bıraktığı yerden devam ediyor. Cuma gününden itibaren Balkanlar üzerinden yeni bir serin hava dalgası geliyor. Bir hafta boyunca ülkenin kuzey ve batı kesimlerinde sıcaklıklar mevsim normallerinin birkaç derece altına inecek, poyraz sert esecek ve kuzey ve doğu bölgelere yağış gelecek.

gefs_t2anom_by5_eur_21

GFS model demetinin (ensemble) 2-7 Temmuz arası için tahmin ettiği ortalama sıcaklıkların normalden farkı. Maviler soğuk.

ecmwf_tprecip_europe_17

ECMWF modelinin 3-7 Temmuz arası için tahmin ettiği toplam yağış.

 

Peki ilerleyen gün ve haftalarda bizi nasıl günler bekliyor olacak?

Orta vadede modeller, Temmuz’un ikinci haftasında sıcaklıkların hafif hafif yükselerek mevsim normallerine ve hafif üzerine çıkacağını işaret ediyor, fakat ay ortasına yakın yeniden Atlantik kökenli bir serinleme gelebilir. Yani 2014 yazının ilk yarısını çok da bunalmadan atlatmış olacağız gibi görünüyor.

Şimdi ise yaz neden serin geçti, geceleri İstanbul’da neden bunalmadık, yazın ikinci yarısı neler olabilir sorularına beraber cevap arayalım. (Bundan sonraki kısım biraz teknik olduğundan meteoroloji ile pek alakası olmayanlar için ağır gelebilir, okumak istemeyenler en sonda yer alan maddeler halinde özetlere bakabilir.)

Yazın Güneydoğu Avrupa’da serin ve yağışlı geçmesine neden olan basınç yerleşimlerini tetikleyen unsurları bulmak için okyanuslara uzanacağız. Öncelikle Atlantik Okyanus suyu sıcaklıklarını inceleyelim. Daha önceki yazılarımızı takip edenler hatırlayacaktır, Kuzey Atlantik deniz suyu sıcaklıklarının uzun yıllar içindeki değişiminin bir yansıması olarak tanımlayabileceğimiz “Atlantik Onlarca Yıllık Salınımı (AMO)” yaz sıcaklıklarımızı doğrudan etkileyen bir faktördür.

AMO endeksinin pozitif olması, yani Atlantiğin normalden ılık olması Basra Alçak basıncını coşturarak yazı bize zehir eder. İnanmayan buradan ve buradan bakabilir :)

Aşağıda Kuzey Atlantik su sıcaklıklarını günlük olarak gösteren bir grafik yer almakta. Gördüğünüz gibi Mayıs ve Haziran ayının ilk yarısında nötr bir seyir var, yani bizim için olumsuzluk teşkil etmiyor, Basra’yı hortlatmıyor. Fakat endeksin son günlerdeki sürekli yukarı tırmanma trendi, yazın ikinci yarısı için biraz endişeye sürüklüyor. Endeks ne kadar yükselirse Basra Alçak Basıncı (boğucu ve uzun süren sıcak havalar) bir o kadar daha etkin olur.

na_sst_anom

Şimdi de Pasifik Okyanusuna bakalım. “Yahu Pasifik Okyanusundan bize ne?” demeyin, gayet de alakası var. 2014 Kışı’nda ABD Pasifik kıyılarında yerleşen ve oradan kalkmak bilmeyen devasa bir yüksek basınç sadece ABD’yi dondurmakla kalmadı, tüm dünyanın kışını birinci dereceden etkiledi, kıta içine sürekli dalan batılı rüzgarlarla Avrupa çok ılık bir kış yaşadı.

Bu ilkbaharda ve yaz başında, Pasifik’te uzun yıllardır görülmeyen bir değişim oldu. Pasifik Okyanusundaki su sıcaklıkları dağılımını kontrol eden PDO Endeksi (Pasifik On Yıllık Salınımı) 2005 yılından bu yana ilk defa rekor düzeyde pozitif gitti.

pdo

 

Peki bu endeks bu kadar yüksek olunca bizi nasıl etkiliyor, şimdi de PDO ile uzun yıllar Haziran ayı Avrupa yer seviyesi sıcaklığı ve yağışı arasındaki bağıntılara bakalım.

Önce aşağıdaki haritaya bakın ve PDO ile uzun yıllar Haziran ayı Avrupa yer seviyesi sıcaklıkları arasındaki bağlantıyı görün… Daha sonra en üstte paylaştığımız 2014 yılı Haziran ayı Avrupa sıcaklık anomali haritasına bakın… Benzer değil mi? :) PDO ne kadar yüksek olursa Türkiye bir o kadar serin olur…

correl_4379

Buradan da PDO ile haziran ayı Avrupa yağış miktarı arasındaki ilişkiye bakın… PDO ne kadar yükselirse Türkiye’deki yağış da o kadar artıyor.. Aynı henüz bitirdiğimiz Haziran ayı gibi.

PDO’nun son durumuna da bakarsak, aynı AMO endeksi gibi bu da keskin bir değişim yaşıyor, aşırı pozitiften nötr seviyesine iniyor. Net konuşamasak da muhtemelen bir iki hafta sonra bu endeks negatife de meyledecek, bu da uzun vadede sıcakları getirebilecek olması açısından olumsuz bir faktör gibi görünüyor.

pdo

İstanbul’da şu ana kadar geceler neden çok bunaltıcı olmadı? Yaz başında yukarıda saydığımız olumlu faktörler sayesinde basınç yerleşimleri lehimize oldu, serin ve yağışlı tarafta kaldık. Bu sayede deniz suyu sıcaklıkları Marmara ve Karadeniz’de normallerin altında kaldı. İki hakim rüzgarını da (lodos ve poyraz) deniz yönünden alan bir şehirde, deniz ne kadar soğuk olursa şehir de o kadar soğuk olur. Aşağıda da görebileceğiniz gibi, son günlerde biraz ısınmasına rağmen İstanbul’un Karadeniz kıyılarında su sıcaklıkları halen normalin 1 derece altında görünüyor. Umarım önümüzdeki günlerde çok fazla ısınmaz.

euro_cdas1_anom (1)Toparlarsak;

– Havalar bir hafta daha şerbet gibi, tadını çıkartın.

– Temmuz’un 15’ine kadar ciddi bir sıcaklık artışı görünmüyor.

– Atlantik ve Pasifik su sıcaklıklarında şu ana kadarki lehimize olan gidişat biraz bozuluyor, yazın ikinci yarısı normallerde ve normallerin üstünde sıcaklıklarla geçebilir.

– Yazı normallerine göre en serin yaşayacak bölge Marmara olabilir.

Bitirmeden önce şunu da ekleyeyim, yazı bu kadar uzun olmasaydı önümüzdeki kışla ilgili ilk görüşlerimi de belirtecektim, fakat izninizle onu biraz erteleyelim… Ama az ve öz biraz konuş derseniz: İlk düşüncelerim; hem 2014 sonbaharının hem 2014-2015 kışının büyük ihtimalle bol yağışlı olacağı, kuraklığın biteceği yönünde. Detaylar daha sonra…

Sağlıcakla kalın…


Hissedilen Sıcaklıklar

$
0
0

4 sene öncenin yazısı, “Hissedilen Sıcaklıklar” haritasının tekrar yayında olduğunu haber vermek için…

Hava Delisinin Not Defteri

Yaz artık iyicene geldi. Ailenizin hava durumcusu Hava Delisi’nin yeni hizmeti, her 15 dakikada bir güncellenen hissedilen sıcaklıklar haritası. Türkiye’de bir ilk (ve hala tek)… Buradan aktarmasız ulaşabilirsiniz. Sağ sütundaki Son Sıcaklıklar ve Hissedilen Sıcaklıklar bağlantısında da ikinci harita…

hissedilen_cikti_0_guncel

Şimdi efendim, hissedilen sıcaklık (heat index ya da humidex) ne demek? Aslına bakarsanız, hiçbir şey demek değil. Fizikte sıcaklık sıcaklıktır, biz zavallı ölümlülerin hislerinin filan bunun üzerinde hiçbir etkisi olamaz. Fakat mesele şu: Vücudunuzdan dışarı doğru gerçekleşen ısı kaybı, havanın sıcaklıktan başka özelliklerinden de (mesela, ve en önemlisi, nem oranı) etkilenmektedir. Daha ayrıntılı izah edelim.

Hava sıcaklığının vücut sıcaklığımızdan düşük olduğu durumlarda, ısı enerjisi her zaman sıcaktan soğuğa doğru akacağı için, bedenimiz doğrudan ısı kaybeder, bu sanırım açık. Bir de malumunuz, terliyoruz, ve bu ter tenimizde bir süre ikamet ettikten sonra buharlaşıyor. Buharlaşan su, buharlaşmak için gereken ısıyı onu çevreleyen maddelerden alacağı için, bu yolla ısı da kaybediyoruz. Bu…

View original post 373 kelime daha


Gerçek Yaz Başladı, Peki Nasıl Devam Edecek?

$
0
0

“Ne olur?” diyenlere cevabı yine editörümüz Erdem Erdoğan veriyor…
——————

İstanbul Atatürk Havalimanı Meteoroloji istasyonuna ait uzun yıllar ortalama sıcaklıklarını derleyerek elde ettiğimiz verilere göre, istatistiksel olarak yazın en sıcak bölümüne yarın itibariyle giriyoruz. (13 Temmuz – 23 Ağustos).

Bu bölümü de kendi içinde ikiye ayırırsak yazın en acımasız olduğu dönemin ise 20 Temmuz – 10 Ağustos arasındaki 20 gün olduğunu söyleyebiliriz.

OrtSıc1

Yazın başından bu yana sıcaklık dalgalanmaları oldu, bununla beraber son senelere göre gayet serin bir 40 gün geçirdik. Bol yağış da bu güzelliğin kaymağı oldu.

Peki bundan sonrası nasıl olacak? Önümüzdeki 15 gün için kısaca yorumlamaya çalışalım…

Birkaç gündür yurdun dört bir yanını kasıp kavuran Afrika sıcakları, Batı kesimlerden başlayarak etkisini kaybetmeye başladı. Bugün itibariyle Trakya’nın birçok noktasında gök gürültülü sağanak yağışlar görülüyor…

Önümüzdeki bir hafta boyunca merkezi Orta Akdeniz’de bulunan bir trof sayesinde batı kesimlerde sıcaklıklar yaz normallerine inecek, hatta Ege Kıyıları’nda normallerin altına doğru gerileyecek (örneğin bugün Bodrum’da sıcaklık 30 dereceyi bile bulmadı). Trakya – İstanbul – Batı Karadeniz hattında aralıklarla kararsızlık yağışları görülecek. Hafta ortasına doğru İstanbul’da deniz etkisiyle gelişmiş kütleler mevsime göre oldukça sağlam yağış bırakabilir.

eps_t850a_5d_eur_29

ecmwf_tprecip_europe_4112

Özet geçersek, bu hafta yurdun batısı genellikle normaller civarında, kuzeybatısı da aralıklarla yağışlı geçecek.

Temmuz’un 21’i ile başlayan haftaya bakarsak; vade uzun olmasına rağmen, iki farklı kaynaktan sağlama yaptığımızda bugünlerde başlayan serinlemenin tüm yurda yayılacağını ve tüm yurtta sıcaklıkların yine mevsim normalleri civarında gerçekleşeceğini söyleyebiliriz.

Aşağıdaki iki haritaya ve yukarıdaki ilk haritaya baktığınızda dikkatinizi çekmesi gereken husus Ukrayna ve Rusya’daki sıcaklıklar olmalı. Yazın ülkemizde hakim rüzgar bildiğiniz üzere poyrazdır, poyraz da bize Ukrayna – Karadeniz üzerinden geldiği için o bölgeler ne kadar serin olursa bizim işimize yarar.

Doğu Avrupa’daki normalden fazla sıcaklıklar poyrazla hem Karadeniz’i ısıtır, hem de bizdeki nem oranını artırır. Bu yüzden Temmuz’un üçüncü haftası da çok bunaltmayacak gibi görünüyor.

eps_t850a_5d_eur_49 Rnaa21621

Şu an çok erken olsa da, bu seneki gidişatı serin-sıcak-serin-sıcak gidişatı baz aldığımızda; Temmuz üçüncü haftasındaki bu serinlemeden sonra Ramazan Bayramı normalin üstü sıcaklıklar ile geçebilir. Bunu saha sonra taze verilerle tekrar gündeme alırız.

Herkese serin ve bol yağışlı bir yaz diliyorum.


Yeni Hava Takip Sayfası

$
0
0

Burada: http://web.itu.edu.tr/~climate/hava_en_yeni/index.html

yeniHissedilen sıcaklıklar, sıcaklıkların ve hissedilenlerin dünden farkı gibi sizi meraktan öldüren meteorolojik değişkenleri Google Haritalar üzerinde gösteriyoruz… Yakında başka diğer değişkenler (örneğin mevsim normallerinden farklar vb.) ve istasyon grupları ile zenginleşecek… Meraklılar şimdilik bu “beta” versiyondan faydalanabilirler.


Sıcacık Deniz Pek De Hoş Bir Şey Değildir

$
0
0

Bir Ozan Mert Göktürk – Erdem Erdoğan ortak yazısıdır.
——————–

Deniz suyu sıcaklıkları, Kuzey Ege ve Karadeniz’in özellikle batısında ‘normal’in üzerinde seyrediyor. Bu ‘anormallik’, 1981-2010 ortalamasına (normaline) göre bile (‘bile’ diyoruz, çünkü 2010 yazı tek başına deniz suyu sıcaklık ortalamalarını yukarı oynatan bir yazdı) +2 derece civarında. Sıcacık suda yüzmesi kimileri için hoş olabilir ama havalara etkisi bakımından nahoş bir durumla karşı karşıyayız… Anlatalım.

Örneğin İstanbulluları perişan eden nem (yani havadaki su buharı), Batı Karadeniz’in bu sıcak sularından buharlaşarak atmosfere karışıyor. Yani o sular ne kadar sıcaksa nemle de o kadar çetin bir mücadeleye girişeceksiniz demek oluyor. Fakat sıkıntı bununla sınırlı değil…

M_A400Bu yaz ülkemizin özellikle kuzeybatısında sıkça gördüğümüz serin/yağışlı hava sokuluşları eğer önümüzdeki haftalarda ve sonbaharda da devam edecek olursa (ki uzun vadeli tahminlere göre devam etmesi güçlü bir ihtimal), kuzey ve batı bölgelerde yaşayanlar aşırı yağışlı – selli – su hortumlu, hatta “hemen hemen tropikal siklonlu” bir yaz sonu – sonbahar başı ile karşı karşıya kalabilirler. Çünkü sıcak deniz suları ile üzerinden geçen serin havanın etkileşmesi, şiddetli hava olaylarını hemen her zaman tetikler.

Yukarıdaki radar görüntüsünde, Eylül 2008’de Türkiye üzerinden karaya çıkan ve 26 Eylül’de İstanbul’da rüzgar rekorunun kırılmasına yol açan bir “hemen hemen tropikal siklon” var. Gözü mözü maşallah yerli yerinde gördüğünüz gibi.

Konuyla ilgili daha ayrıntılı -Türkçe- bilgilere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

http://havadelisi.com/2010/07/22/deniz-suyu-sicakliklari-neyi-haber-veriyor/

http://havadelisi.com/2010/08/09/karadeniz-su-sicakliklari-yeni-bir-kaynak/

http://havadelisi.files.wordpress.com/2010/05/eylul_2009.pdf



AY

$
0
0

Ahmet Haşim

Bütün gün kırlarda, deniz kenarlarında dolaştık. Güneş, hayale müsaade etmeyecek tarzda her şeyi vazıh[1] ve berrak gösterdiği için yalnız gözlerimizle yaşadık ve hiç eğlenmedik.

Ağaçların tozlu yapraklarını, kayalar üzerinde durup soyulan kertenkeleleri, denizin kirli suları altında cam kırıklarını, paslı tenekeleri, eski pabuç nâş[2]larını seyretmenin ne kadar çabuk ruha kesel[3] verdiğini tecrübe etmeyen var mı? Güneşli geçen bir gezinti gününden sonra, akşamüstü eve mahzun ve nevmid[4] dönmemenin mümkün olmadığını tecrübelerimle bilirim. Güneş, bütün gün, insana doğru fakat acı şeyler söyleyen bir arkadaştır. Onun ışığında eğlenmenin ve mes’ut olmanın hiç imkânı var mı?

Nihayet akşam oldu. Karanlık bastı. Karşı karşıya oturmuş iki insan, artık yüzlerimizi görmüyor, yalnız seslerimizi duyuyorduk. Birden, arkamızda garip bir fısıltıyı andıran bir hışırtı duyar gibi olduk. Başımızı çevirdik: İki büyük fıstık ağacı arkasından kırmızı bir ay, sanki yapraklara sürünerek yükseliyordu. Birden etrafımızda dünyanın bütün manzaraları değişti: Sanki Japonyalı bir ressamın siyah mürekkeple çizdiği…

View original post 131 kelime daha


İbretlik İstatistik

$
0
0

Feysbuk sayfamızı beğenen yaklaşık 4600 kişi üzerinden hesaplanmış bazı istatistikleri siz sayın okurlarla paylaşmak isterim.

Tüm Feysbuk kullanıcılarının yaklaşık %14’ü, 18-24 yaş arası kadınlardan oluşuyormuş. Buna karşılık bizim sayfayı beğenenlerin yalnızca %7’si bu yaş grubundaki kadınlar.

Durum 13-17 yaş arası genç kızlara bakıldığında daha da vahim: Feysbuk içinde %7, bizi beğenenler arasında %1 bile değil…

Gelgelelim 13-24 yaş arası erkeklerin Feysbuk içindeki oranı ile bizim sayfayı beğenenlerin içindeki oranları birbirine yakın (13-17 yine çok iyi değil, ama 18-24 iyi).

Bütün bu veriler, genç hava delisi erkeklerin “abi kıza bulutları gösterdim hiç umursamadı yeaa” serzenişlerini doğrular ve açıklar nitelikte. Kızlar havayı önemsemiyor. Varsa arabayla filan gezdireceksiniz ne yazık ki. İşiniz kolay değil gençler.

Yaş ilerledikçe iki cinste de havaya ilgi belirgin biçimde artıyor. Örneğin 25-34 yaş arası kadınlar Feysbuk’un %11,8’ini, bizim sayfayı beğenenlerin %12’sini oluşturuyor. 45-54 yaş kadınlar arasında sayfa beğenenlerin oranı Fesybuk oranının neredeyse iki katı! Teşekkür ederiz, ama lütfen biraz daha erken davranalım. Genç erkekler rahatsız.


Gidişat Filan

$
0
0

Önümüzdeki hafta Pazartesi ve Salı günü, daha çok Marmara’da olmak üzere memleketimizin kuzeybatısında biraz serinleme, belki az bir şey de yağış var o kadar, sonra Eylül başına kadar sıcaktan başka bir şey gözükmüyor falımızda… İnsanın pek yazası da gelmiyor haliyle… Neyse, gün olur devran döner diyelim, umut fakirin ekmeği.


Çarşamba Uyarısı

$
0
0

Tarihte nice kavimler, esprili olmayan hava durumu paylaşımlarını dikkatli okumadıkları için şiddetli hava olaylarında helak olup gittiler… O devirlerde de en doğru tahminleri şüphesiz ki havadelisi.com yapmıştır.

tuzla

Çarşamba günü, özellikle Trakya ve İstanbul’un Avrupa Yakası’nda olacaksanız, yine özellikle öğle saatlerinden itibaren (akşam saatleri de dahil) kendinize dikkat edin. Şiddetli yağmur, dolu, su baskını, yıldırım, hatta hortum bile olabilir. Marmara Bölgesi’nin kalanı da riskli. Bu tip olayların son derece lokal (yerel) olduğunu unutmayın, illa sizin mahallede de olacak diye bir kural yok.

 

kkkkkBu yandaki -çoğunuzun anlamayacağı- haritayı da koyduk ki olay daha esrarengiz hale gelsin. Milletimiz böyle şeyleri sever.

 

 


Tarihe Yön Veren Yanardağlar

$
0
0

Bardarbunga, tüm gücüyle patlarsa neler yapabilir? 2010’da BBC’den yaptığım çeviri…

Hava Delisinin Not Defteri

BBC’nin nefis bilgilendirmesini, zaman zaman kendi yorumlarımı da katarak kabaca çeviriyorum…

“1991’de, Filipinler‘in başkenti Manila’nın 90 km kuzeybatısındaki Pinatubo yanardağı patladı.

Üst üste birkaç patlama sonucu yanardağ, 10 kilometreküplük devasa hacimdeki malzemeyi atmosfere püskürterek yirminci yüzyılın en büyük ikinci volkanik patlamasını gerçekleştirmiş oldu.

Volkanik toz, üst atmosferde bulunduğu sürece güneş ışınlarının bir kısmının yer yüzeyine ulaşmasını engelliyor, böylece küresel iklime kısa süren (birkaç yıl) ama çok büyük etkileri olabiliyor.

Pinatubo patlaması küresel ortalama sıcaklığın yaklaşık 0.5 santigrat derece düşmesine yol açtı.

Daha önceki patlamalar ise çok daha ölümcül olmuştu. Yakın zamanların en iyi bilinen patlaması, Endonezya’daki Krakatoa yanardağında 1883 yılında meydana geldi, çünkü bu patlama telgrafın icat edilmesinden hemen sonraya rastlıyor.

Binlerce kişinin ölümüne, adanın üçte ikisinin tuzla buz olmasına ve deniz tabanının fiziksel yapısında esaslı değişikliklere yol açan Krakatoa, yine Endonezya’da kendisinden 68 yıl önce patlayan Tambora yanardağına göre ise bir bebek sayılıyor.

1815’teki Tambora patlaması, tarihsel…

View original post 478 kelime daha


Viewing all 221 articles
Browse latest View live