Mehmet Göktuğ‘dan DEKçilere ve LEKçilere gelsin.
Onur Kapucu‘nun katkılarıyla…
—–
Blogun sıkı takipçileri iyi bilir ki Büyük Göller Bölgesi, bu yıla kadar Michigan’da yaşayan editörümüz Onur’un, yazıları (1, 2, 3, 4, 5) ve yorumlarıyla bizi imrendirdiği büyüleyici kışlara ev sahipliği yapan bir bölge. Hacim olarak Dünya tatlı su kaynaklarının %21’ini içeren bu devasa göl sistemi, biz hava delileri tarafından göl etkisi kar yağışları ile biliniyor.
Geçtiğimiz eylülde yazdığımız yazıda Kuzey Amerika iklimine kısaca değinmiş, bu Yeni Dünya kıtasındaki görkemli hava olaylarını oluşturan dinamiklerden bahsetmiştik. Kuzey Amerika’nın deniz etkisine kapalı, kesintisiz karasallığında olgunlaşan kutupsal karasal (cP – continental polar) hava kütlesinin güney enlemlere yolculuğunu gerçekleştirdiği “otoyol” üzerinde bulunan Büyük Göller, ABD’de kışların en sert geçtiği bölgelerin başında geliyor. Geç sonbahar ve erken kış aylarında inanılmaz göl etkisi kar fırtınaları, geç kış aylarında ise en küçüğü (Ontario) bile Marmara Denizi’nden daha büyük olan bu gölleri büyük oranda donduran soğuklar görülüyor.
İklimsel veriler bize gösteriyor ki, Büyük Göller’in yüzeyindeki maksimum donma oranının uzun yıllar ortalaması %55,7. Kimi yıllar %94,7’si (1979) donarken, kimi yıllar yalnızca %11,9’u (2002) donmuş. Hava şartlarının yıldan yıla olan değişkenliği bu farklılığın ana sebebi. Ancak çağımızın en önemli sorunu olan küresel iklim değişikliği, Büyük Göller’deki buz örtüsünü de etkiliyor. Son 40 yıl içinde ortalama buz örtüsünde önemli bir azalmanın meydana geldiği, bu durumun Büyük Göller ekosistemi ve göldeki insan faaliyetleri üzerinde büyük etkilerinin olabileceği söyleniyor.
Havanın yıldan yıla değişen seyrinden ve iklim değişikliğinden önemli ölçüde etkilenen Büyük Göller’de, bu yıl da durum pek iç açıcı görünmüyor. Göller, henüz tam anlamıyla donabilmiş değil. Buzla kaplı alanın, kaydedilen en düşük ocak ortası değere ulaştığı söyleniyor. Birçok medya kuruluşunun haberlerine konu olan bu durum, kar severler ve gölde ekonomik faaliyet yürütenler için kısa vadede sevindirici olsa da uzun vadede birçok tehdit barındırıyor. (1, 2, 3)
Bu tehditler arasında halihazırda en göze çarpanı ise sahil şeridinde yaşanan hızlı erozyon. Göllerin güney ve doğu kıyıları, normalden çok daha hızlı, hatta yaşayanların yıldan yıla farkedecekleri şekilde, erozyona uğruyor. Bunun başlıca sebepleri arasında rekor civarındaki su seviyesi kadar, dalgaların kıyıyı en fazla dövdüğü kış aylarında kıyılardaki suların donmaması da var.
Peki küresel ısınma ve bunun göller üzerindeki etkisi neden kar severler için bir avantaj sağlıyor? Daha önce blogda da tartışılan, deniz – göl etkisi sağanaklarının mekanizmasını bilen hemen herkesin az çok bildiği bir konu bu. Küresel iklim değişikliğinin ortalama sıcaklıkları arttırması dolayısıyla daha az sıklıkta, daha kısa süre boyunca yerde kalabilecek karlar göreceğimizi hepimiz az çok biliyoruz. Ancak bu durumun, su yüzeyi sıcaklıklarını da artırarak daha kısa sürede daha yoğun kar yağışları meydana getirebileceği düşünülüyor. Göllerdeki buz örtüsünün azalması da, üzerlerinden geçen soğuk ve kuru hava kütlelerinin daha fazla nem kazanmanlarına ve daha çok göl – deniz etkili sağanak üretmelerine sebep oluyor. Çünkü göller donunca, nem kaynağı olma işlevlerini -tam olarak olmasa- büyük ölçüde kaybediyorlar. Ve hatta yapılan çalışmalar, Michigan ve Superior Gölü’ndeki göl etkisi kar yağışı miktarının 1927 – 2007 yılları arasında giderek arttığını gösteriyor.
Küresel iklim değişikliği, ortalama sıcaklıkları artırarak kar yağma ihtimali olan gün sayısını azaltırken, bir yandan da ısınan göller ve denizler dolayısıyla kar yağışının şiddetinde bir artış meydana getiriyor. Bu sebeple, gelecekte kar yağışı miktarının ne olacağı konusunda belirsizlikler var. Muhtemelen kar yağışlı gün sayıları azalmaya devam edecek, ama kar yağınca da çok yoğun yağacak. Yakın zamanda Türkiye ile birlikte Dünya’da birçok yerde böyle bir eğilim görüyoruz. Yukarıda linkini verdiğim yazıda bahsedilen iklim modeli çalışmalarına göre de, havalar, çok daha az sıklıkta kara yol açacak düzeyde ısınana kadar göl ve deniz etkili kar yağışlarının şiddeti artacak.